İnceleme: Mt. Gox Davası -banner-imageAraştırma

İnceleme: Mt. Gox Davası

Kripto ekosisteminde kiminin yakinen takip ettiği, takip etmeyenlerin ise özellikle son günlerde sıkça karşılaştığı Mt. Gox davasıyla ilgili büyük bir gelişme geçtiğimiz günlerde duyuruldu. Yediemin Nobuaki Kobayashi alacaklıların zararlarının tazmin edilmesi için hazırladığı dijital varlıkların geri dağıtım planı Tokyo Bölge Mahkemesine sundu. Planın detayları henüz açıklanmasa da şirketin yaklaşık 24 bin alacaklıya 140 bin Bitcoin tazmin edeceği tahmin ediliyor.

Kripto para tarihinin en büyük hırsızlıklarından birisi olarak görülen olay, dünyanın ilk Bitcoin borsalarından biri ve bu borsaların en büyüğü olan Mt. Gox’tan 750 bini müşterilere ait olan o zamanki değeri 450 milyon dolara ulaşan (bugün ise 29,5 milyar dolar) 850 bin Bitcoin’in çalınmasına ve 2014 yılında şirketin iflas etmesine dayanıyor. 2010 yılında programcı Jed McCaleb tarafından kurulan Mt. Gox, kısa sürede Fransız yazılımcı Mark Karpelès’ye satılmış ve 2013-2014 yıllarının en büyük Bitcoin borsası olarak faaliyet göstermiştir ve döneminde toplam Bitcoin işlemlerinin %70’ini gerçekleştirmiştir. Bu da borsaya Bitcoin üzerinde ciddi bir otorite vermiştir.

Nitekim, şirketin güvenlik açığı verdiği ilk olay bu olmamıştır. 2011 yılında bir grup hacker, Mt. Gox’un denetçilerinden birisinin, kendisine ait “wallet.dat” dosyasında saklamış olduğu sıcak cüzdan şifrelerini çalarak hesabını ele geçirmiştir. Saldırganlar, hesabın sahip olduğu yetkiyle çok sayıda Bitcoini belirli hesaplara yönlendirip satarak o zaman 17 dolar olan Bitcoin fiyatını 1 cent’e düşürmüş ve bu fiyattan 2000 Bitcoin satın almıştır. Aynı fiyattan diğer bazı Mt. Gox müşterileri de yaklaşık 650 Bitcoin almıştır. Saldırının farkına varan Mt. Gox, Bitcoinleri soğuk cüzdanlarda taşımak gibi yöntemlerle güvenlik tedbirlerini artıracağını açıklamıştır. Daha sonra başka bir olayda 478 hesaptan yaklaşık 25 bin Bitcoinin kayıp veya çalınmış olduğu fark edilmiştir.

Daha sonraki çöküş ve dava süreçlerinde çalışanlarının verdiği ifadeler, Mt. Gox’un muazzam bir şekilde büyüdüğü bir dönemde bu tip güvenlik sorunlarının ve organizasyon eksikliğinin şirket içerisinde ne kadar ciddi boyutta olduğunu ortaya koymaktadır. Kriz öncesi dönemde şirketin CTO veya COO gibi pozisyonlara sahip olmadığı da kaydedilmektedir.

Bu problemlerin ardından şirket ilk büyük krizini 2013 yılında ABD operasyonlarını yürütmek için anlaştığı CoinLab’ın kendisine açtığı 75 milyon dolarlık dava ile yaşamıştır. CoinLab, Mt. Gox’un ABD’deki müşterilere doğrudan hizmet vererek aralarında yapmış oldukları anlaşmayı ihlâl ettiğini iddia etmiştir. Buna ek olarak, ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Mt. Gox’un bir alt kuruluşunun lisanssız bir şekilde faaliyet göstererek kayıt dışı para transferi gerçekleştirdiği gerekçesiyle açtığı soruşturma neticesinde şirketin 5 milyon dolarlık varlığına el koymuştur.

Benzer şekilde Japon hükümetinin de dikkatini çeken Mt. Gox’a bir yaptırım da buradan gelmiştir. Her ne kadar Japonya merkezli bir şirket olsa da müşterilerinin %90’ı Japonya dışından olan Mt. Gox’un müşterilerinin Bitcoin’i yalnızca Japon yeni üzerinden alabileceğine dair yapılan düzenleme, Mt. Gox’un büyük miktarlarda nakit parayla işlem yaparak hem riskli hareketlerde bulunmasını hem de para çekim işlemlerini yavaşlatmasına sebep olmuştur. Kısa bir süre için de olsa ABD dolarıyla para çekiminin askıya alındığı borsada bazı müşteriler hesaplarındakini nakit paraya dönüştürmek için 3 aya kadar beklediklerini kaydetmiştir.

Bunları hepsi 2014’te gelecek olan krizin ancak habercisi olabilmiştir. 7 Şubat 2014’te Mt. Gox teknik sebepler gerekçe göstererek Bitcoin çekim işlemlerini durdurduğunu açıklamış ve 24 Şubat’a gelindiğinde borsa faaliyetlerini tamamen askıya almış ve sitesi offline olmuştur. Aynı hafta basına sızan bir belge, hackerların 744 bini müşterilere ve 100 bini ise şirkete ait olmak üzere yaklaşık 850 bin Bitcoini çaldığı ortaya çıkmıştır. Şirket, 28 Şubat’ta Japonya’da, iki hafta sonra da ABD’de iflas koruması altına girmiştir. Sonradan yapılan soruşturmalar bu olayın ikinci bir saldırıdan ziyade 2011’de gerçekleşen saldırının zamana yayılmış bir devamı olduğunu ortaya koymuştur. Bu veriler ışığında Mt. Gox’un 2013’te bütün Bitcoinlerini yitirdiği ve 2012’den beri batık bir şekilde faaliyet gösterdiği ortaya çıkmıştır. Soruşturmada ele geçen deliller yaklaşık 80 bin Bitcoin’in Mark Karpelés şirketi satın almadan önce hâlihazırda kayıp olduğuna işaret etmiştir.

2014 yılında Mt. Gox, 2011 öncesi döneme ait eski tip cüzdanlarda saklanmış yaklaşık 200 bin Bitcoin bulduğunu duyurmuştur. Bu Bitcoinler şirket iflas koruması altındayken alacaklılar için tutulmaktadır. Süreç içerisinde, Mark Karpelés 2015 yılında dolandırıcılık ve zimmetine para geçirmekten tutuklanmıştır ancak bu suçlamalar bu hırsızlıktan ziyade finansal kayıtları çarpıtmak ve kârın kayıpları ve harcamaları karşılamaması gibi sebeplere dayandırılmıştır. Bir süre hapis yatsa da 2016 yılında kefaletle serbest kalmıştır.

Yapılan incelemeler siber saldırganların 2011 yılından önce Mt. Gox’un o zaman şifrelenmemiş gizli anahtarlarını içeriden birinin yardımı veya hackleme yoluyla ele geçirdiklerine işaret etmektedir. Eriştikleri soğuk cüzdanlarda bulunan Bitcoinleri aşamalı bir şekilde sıcak cüzdanlara aktaran saldırganlar, bunları şirkete sıradan işlemler gibi göstererek bu soygunu yıllara yayarak yavaşça gerçekleştirmiştir. Özellikle olayların gerçekleştiği dönemde Mt. Gox’un soğuk cüzdanların korunması konusunda pek titiz olmadığı kaydedilmektedir.

Saldırganların kimliği uzun süre belirlenemese de ABD yetkilileri Rus vatandaşı Alexander Vinnik’i, Mt.Gox’tan çalınan Bitcoinlerin aklanmasındaki rolü sebebiyle Yunanistan’da tutuklamıştır. Bitcoinica ve Bitfloor saldırılarında da Vinnik’in ismi parayı aklayanlar arasında geçmektedir. Bitcoin uzmanlarından oluşan bir platform olan Wizsec, Vinnik’in çalıntı Bitcoinlerin aktarıldığı cüzdanların sahibi olduğunu ve bu kripto paraların Vinnik’in kendisi tarafından kurulan BTC-e adındaki borsada satıldığını tespit etmiştir. Bu keşiflerin ardından BTC-e FBI tarafından kapatılmıştır. BTC-e FBI’ın yabancı bir ülkede kapattığı ilk yabancı dijital varlık platformu olmuştur. Vinnik aynı zamanda Yunan yetkililerce Bitcoin yoluyla 4 milyar dolar para aklamakla suçlanmıştır.

TechCrunch adlı teknoloji haber sitesi 2019 yılında Mt. Gox’un iflasına dair bir çözüm bulmak adına GoxRising adlı bir hareketin faaliyetlerde bulunduğunu kaydetmiştir. Hareketin amacı iflas yasalarıyla Mt. Gox’un varlıklarını şirketin sahiplerine iade etmek yerine “dijital varlıkların geri dağıtım planı” kullanılarak şirketin alacaklarına mümkün olan en yüksek ödemenin yapılması olarak tanımlanmıştır.

İflas süreçleri ilerlerken bu girişim neticesinde Nobuaki Kobayashi’nin dava yediemini olarak dijital varlıkların geri dağıtım planını başlatmak üzere Tokyo Bölge Mahkemesi tarafından atanması büyük bir kazanım olarak görülmüştür. Dijital varlıkların geri dağıtım süreci başlayana kadar alacaklıların zararlarının tazmin edilmesi amacıyla yaklaşık 400 milyon dolarlık Bitcoin satışı gerçekleştiren Kobayashi, Tokyo’nun Bitcoin Balinası lakabıyla da kripto topluluğu tarafından bilinen bir isimdir.

İflas işlemlerinde parasal olmayan varlıkların iflas süreci başındaki değerlemelerine bakılarak paraya çevrilmesine kıyasla, dijital varlıkların geri dağıtım planında bu durum söz konusu değildir ve tarafların hakları gözetilerek mahkemeye bir dijital varlıkların geri dağıtım planı sunmayı gerektirmektedir. Bu şekilde alacaklıların, alacaklarını Bitcoin’in iflas süreci başındaki değeri üzerinden almak yerine daha önce sahip oldukları miktarla orantılı olarak Bitcoin olarak temin edeceği bir çözüme geçilmiştir. Dolayısıyla iflas sürecinin başında 440 dolar olan Bitcoin’in bu metnin yazıldığı tarihte 34700 dolar civarında olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu durumun alacaklıların oldukça lehine olan bir gelişme olduğunu görebiliriz. Bu anlaşma yönteminin aynı zamanda şirketin %80’inin sahibi olan Karpelés için parasını kaybeden binlerce kişi tarafından şahsına açılacak davalardan ve yapması gerekecek yüklü miktarda ödemeden kurtulacağı bir yol olduğu da ifade edilmektedir.

Her ne kadar herkes için kazançlı görünse de dijital varlıkların geri dağıtım planlarının da bütün alacakların tespit edilip alacaklılarla anlaşmaların yapıldığı uzun bir süreç aldığı sıkça tekrarlanmaktadır. Dolayısıyla dava yediemini Kobayashi tarafından mahkemeye sunulması gereken dağıtım planı için sonuncusu geçtiğimiz Ekim ayında olmak üzere yaklaşık 5 kere erteleme talep edilmiştir. Ancak 15 Aralık günü yapılan açıklamada Kobayashi’nin Tokyo Bölge Mahkemesine dijital varlıkların geri dağıtım planının bir taslağını sunduğu duyurulmuştur. Planın mahkeme tarafından incelendikten sonra nihai kararın verileceği beklenmektedir. Yaklaşık 134,000 adet Bitcoin, 140 bin adet Bitcoin Cash ve 400 milyon dolarlık fonun karar verildiği takdirde dağıtımının başlayacağı tahmin ediliyor.

140 bin Bitcoin’in dağıtımının piyasa açısından da ciddi sonuçlar doğuracağı beklenmektedir. Kobayashi’nin 18 Aralık 2017’den 5 Şubat 2018’e kadar soğuk cüzdanlardan iki dijital varlık platformuyla ilişkili iki sıcak cüzdana yapmış olduğu beş büyük işlem piyasada dolaşan Bitcoin sayısını artırarak fiyatları düşürdüğü gerekçesiyle eleştirilmiştir.

Bu işlemlerden ilki 22 Aralık tarihinde gerçekleştirmiştir. 6000 BTC transferi gerçekleşirken Kobayashi 80,8 milyon dolar elde etmiştir. İşlemin yapıldıktan sonra Bitcoinlerin satıldığı saat 03:37’den 10:30’a kadar Bitcoin fiyatı %8 (13 480 dolardan 12 350’ye) bir düşüş yaşamıştır. Ancak Bitcoin günü toplam %6’lık bir artışla kapamıştır.

mtgox1.jpg

(Kaynak: Investing.com)

17 Ocak tarihinde öncekine çok yakın bir zaman diliminde yapılan ve 8000 BTC transfer edilen işlemin ardından yine %10,8’lik bir düşüş gözlemlenmiştir (10 778 dolardan 9 622’ye) ancak benzer şekilde Bitcoin günü yine artışla kapatmıştır.

mtgox2.jpg

(Kaynak: Investing.com)

Aynı şekilde 7, 8 ve 9 Şubat 2018’de gerçekleştirilen satışlarda toplam 18 bin BTC satışı gerçekleşmiş ve 4 bin BTC’nin satıldığı 8 Şubat hariç üçüncü ve beşinci işlemlerin arından her ne kadar kısa süreli düşüş yaşansa da gün sonunda BTC fiyatı için sırasıyla %7,8 ve %10,1’lik artışlar söz konusu olmuştur. Yalnızca 4. Satışın gerçekleştiği 8 Şubat tarihinde 33 milyon dolar değerindeki 4 bin BTC satışını müteakiben günlük %2,3’lük bir düşüş gözlemlenmiştir.

mtgox3.jpg

(Kaynak: Investing.com)

Satış işlemlerinin gerçekleştiği beş günün dördünde Bitcoin’in günlük değişiminin pozitif yönde olduğunun altını çizen birçok analist Kobayashi’nin gerçekleştirdiği satışlar ve Bitcoin fiyatı arasında tam bir nedensellik kurulamayacağına dikkat çekmiştir. Kısa vadeli fiyat değişimleri üzerinde bu satışların yeterince etkili olmadığının altı çizilmiştir. Piyasa hareketlerinin bu satışlardan bağımsız gerçekleştiği üstünde durulan bir konudur ancak Kobayashi’nin yönetiminde bulunan Bitcoin miktarının yatırımcıları tedirgin ederek onları satışa yöneltmiş olabileceği de öne sürülen görüşler arasındadır. Dolayısıyla rehabilitasyon planı çerçevesinde alacaklılara tazmin edilecek Bitcoin miktarının piyasaya ne gibi bir etki yapacağı büyük bir merak konusudur ve ödemelerin nasıl bir plan içerisinde, hangi zaman aralıklarında ve ne miktarda yapılacağı gibi birçok değişkenden etkilenmektedir.