İnternetin uzun tarihine baktığımızda, hayatlarımızdaki payının her geçen gün ne kadar arttığını ve günlük yaşantımızı nasıl şekillendirdiğini görebilmekteyiz. Orijinal İnternet, 1970'lerde ABD hükümeti tarafından nükleer silahlarını siber saldırılarından korumak için icat edilmiştir. Soğuk Savaş'ın ortasında, tüm roketleri kontrol eden tek bir bilgisayarın felaket için bir davetiye olduğu anlaşılmış ve bunun yerine birden fazla bilgisayardan oluşan merkezi olmayan bir ağ oluşturulmuştur.
İnternetin evrim süreçlerini ya da başka bir deyişle çağlarını 3 bölüme ayırabiliriz. Bu çağlar Web1, Web2 ve Web3 olarak adlandırılmaktadır.
Web1
1990 yılında İnternet, birbirine bağlı bilgisayarlar topluluğundan oluşmaktaydı. Web, Tim Berners-Lee tarafından oluşturulan ilk internet uygulamasıydı.
Web1, "köprü bağlantılı bilgi sistemi" olarak tasarlanmıştır.
Web1;
Merkeziyetsiz — Normal kullanıcılar tarafından kullanılan normal bilgisayarlar tarafından desteklenir.
Açık kaynaklı — Herkes web üzerinde düzenleme yapabilir.
Salt okunur — İçerik yayınlamak bazı teknik beceriler gerektiriyordu, bu nedenle çoğu kullanıcı okuyucu olarak yer almaktaydı.
Web2
Web2, bugün bildiğimiz ve hayatımızın her yerinde kullandığımız interneti tanımlamaktadır. Kullanıcıların internet üzerinde çevrim içi paylaşımlar yapabildiği ve birbirleriyle kolaylıkla iletişim kurabildiği bir yapı haline gelen Web2, temel olarak 3 özellik tarafından yönlendirilmektedir; Sosyal, Mobil ve Bulut sistemi.
2007'de iPhone'un piyasaya sürülmesiyle, mobil internet erişimi hem kullanıcı tabanını hem de Web'in kullanımını büyük ölçüde genişletmiştir. Evde günde birkaç saat masaüstlerinde internete bağlanmaktan “her zaman bağlı” bir duruma geçilerek web tarayıcısı, mobil uygulamalar ve kişisel bildirimler artık herkesin ulaşabileceği bir hal almıştır.
Web3
Web3, Ethereum konseptinde, blokzincirde çalışan merkezi olmayan uygulamaları ifade eder. Web3 üzerinde ağda bulunan herkesin hizmeti kullanma izni vardır. Bir başka ifadeyle herhangi bir izin gerekli değildir. Hiç kimse sizi engelleyememekte veya hizmete erişiminizi kısıtlayamamaktadır. Web3 genel olarak sansürsüz, merkeziyetsiz ve herkes tarafından erişilebilir bir ağ hizmetidir. Merkeziyetsiz uygulamalar oluşturmak isteyen kullanıcılar genellikle Ethereum ağını kullanmakta ve ödemelerini ağın yerel tokeni olan ETH ile yapmaktadır.
Birçok kullanıcı için Web3, internetin ve belki de toplumu organize etmenin bir sonraki aşamasını temsil etmektedir. Web3 üzerine inşa edilen platformlar ve uygulamalar, hizmetlerin geliştirilmesine ve sürdürülmesine yardımcı olarak sahiplik paylarını kazanacak olan kullanıcılara ait olacaktır. Temel anlamda merkeziyetsizlik ilkesini benimsemiştir.
Polkadot’un kurucusu olan Gavin Wood, Web3 (başlangıçta Web 3.0) terimini 2014 yılında icat etmiştir. O zamanlar, Bitcoin'den sonra piyasa değeri en büyük ikinci kripto para birimi Ethereum'un geliştirme ekibinden yeni ayırılmıştır.
Web3'ün şu anda bazı sınırları bulunmaktadır;
Ölçeklenebilirlik – merkeziyetsiz oldukları için işlemler Web3'te şu an için daha yavaştır. Bir ödeme gibi durum değişikliklerinin bir madenci tarafından işlenmesi ve ağ boyunca yayılması gerekir.
UX – Web3 uygulamalarıyla etkileşim, ekstra adımlar, yazılım ve eğitim gerektirebilir. Bu durum Web3 adaptasyonu için bir engel oluşturabilir. Erişilebilirlik – modern web tarayıcılarındaki entegrasyon eksikliği, Web3'ü çoğu kullanıcı için daha az erişilebilir hale getirir.
Maliyet – çoğu başarılı uygulama, kodlarının çok küçük kısımlarını pahalı olduğu için blokzincire koyar.
Web3’ün sağladığı en önemli gelişme, küresel ölçekte koordinasyon için gereken güvenin en aza indirilmesidir. Bu durum, her bireye açıkça güvenmeye ihtiyaç duymaktan veya güveni dışsal olarak elde etmeye çalışmaktan ziyade, bir ağın tüm bileşenlerine dolaylı olarak güvenmeye yönelik bir hareketi işaret etmektedir.
Önümüzdeki Web3 dalgası, kripto para birimlerinin ilk kullanım durumunun çok ötesine geçmektedir. Öyle ki, artık mümkün olan etkileşimlerin zenginliği ve mevcut karşı tarafların küresel kapsamı sayesinde, Web3 bireylerden, şirketlerden ve makinelerden gelen verileri verimli makine öğrenimini algoritmalarıyla kriptografik olarak bağlayacak ve temelde yeni pazarların ve ilişkili iş modellerinin yükselişine yol açacaktır.